Yatırımcının Korunmasına İlişkin Esaslar
Yatırımcının Korunmasına İlişkin Esaslar
Yatırımcının Korunmasına İlişkin Esaslar
Yatırımcının Korunmasına İlişkin Esaslar
Şimdi yatırımcı olarak haklarımızı ve aracı kurumlardan neler talep edebileceğimizi öğreneceğiz. Yatırımcı nasıl korunur? Aracı kurumlardan neler talep edebiliriz? Aracı kurum batarsa ne olur? Aracı kurumlar güvenilir mi? Bu soruları illaki sormuşsundur. İşte bunları mevzuat çerçevesinde ve mevzuat dilinde açıklamaya çalışacağım. Sabırla okuman dileğiyle…
Yatırımcı Kavramı
Yatırımcı kavramından, ilk etapta anlaşılması gereken; bireysel ve küçük yatırımcıdır. Zira sermaye piyasalarında yatırımcının korunmasından bahsedildiği durumlarda, genellikle küçük yatırımcı ön plana çıkmakta ve mevzuat, kimi zaman bunlara özel önem atfetmektedir. Büyük ve kurumsal yatırımcılar, ilke olarak zaten bireysel ve küçük yatırımcının yararlandığı koruma mekanizmalarından faydalanabilmektedir. Ayrıca bunlar, sermaye piyasası mevzuatı kapsamında sunulan asgari koruma mekanizmalarının ötesinde; kendi hak ve menfaatlerini koruma imkânına sahiptirler. Yatırımcı kavramı; sermaye piyasalarında gösterilen faaliyetler çerçevesinde, işlevsel açıdan üçlü bir ayrıma tabi tutulur.
Katılımcı Sıfatıyla Yatırımcı
Esas itibarıyla yatırımcılar, bir ihraççının menkul kıymetlerine yatırım yaptıkları takdirde katılımcı sıfatına sahiptirler. Bu esnada yatırımcılar, yatırım yapılan menkul kıymetin niteliğine göre farklı hukuki ilişkiler içinde olacaktır. Örneğin; halka açık anonim ortaklık pay senedine yatırım yapıldığında hissedarlık ilişkisi doğarken, tahvil yahut bonoya yatırım yapıldığında alacak-borç ilişkisi ortaya çıkmaktadır.
Piyasa Oyuncusu Sıfatıyla Yatırımcı
İkincil piyasalarda faaliyet gösteren yatırımcılar, piyasa oyuncusu sıfatına sahiptirler. Bu sıfatla hareket ettikleri durumda iki tür sorunla karşılaşabileceklerdir. Piyasanın etkin olmaması, piyasa hizmetlerine adil ve eşit erişim sağlanamaması ya da işlem bilgilerinin yatırımcılara etkin bir şekilde duyurulmaması gibi birinci tür problemler; piyasaların düzeni ve işleyiş sistemi ile ilgilidir. İkinci tür problemler ise piyasanın diğer oyuncularından kaynaklanmaktadır. Bunlara örnek olarak; manipülasyon (piyasa dolandırıcılığı), içeriden öğrenenlerin ticareti (bilgi suistimali) gibi piyasayı bozan ve yatırımcıyı zarara uğratması muhtemel durumlar verilebilir.
Müşteri Sıfatıyla Yatırımcı
Yatırımcılar, aracı kurumlardan yatırım hizmeti alırken yatırım amacı ile hareket ediyor olsalar dahi; sonuç itibariyle bu hizmetleri tüketen konumundadırlar. Bu nedenlerle yatırımcılara da asgari düzeyde de olsa, tüketiciler ile benzer koruma mekanizmalarının sunulması zorunludur. Hatta sermaye piyasası mevzuatında somut olay için yatırımcılara yönelik düzenleme bulunmadığı takdirde ya da mevzuatta sunulan imkânlara ek olarak 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerine de başvurulabileceği kabul edilmelidir.
Sermaye Piyasasında Yatırımcının Korunmasına Yönelik Mekanizmalar
Sermaye piyasasında yatırımcının korunmasına yönelik mekanizmaların; yatırımcıların yanlış karar almalarını engelleme ve yatırımcıları, aracıların mali risklerine karşı koruma şeklinde ortaya çıktığı söylenebilir.
Yatırımcıların Yanlış Karar Almalarını Engellemeye Yönelik Yaklaşımlar
Bunlar sermaye piyasası düzenlemelerinde, liyakat ve kamuyu aydınlatma yaklaşımı olarak ifade edilmiştir. Bu yüzden de Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) faaliyet göstermektedir.
Yatırımcı Nasıl Korunur?
Yatırımcıyı Korumaya Yönelik Hukuki Düzenlemeler Sermaye piyasalarında yatırımcıyı korumaya yönelik hukuki düzenlemeler, şu üç başlık altında ele alınıyor:
- Sermaye Piyasası Kanunu
- Türk Ticaret Kanunu
- Diğer Düzenlemeler
Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili diğer kanunlar dışında; Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yönetmelikler ve Sermaye Piyasası Kurulu tebliğleri; sermaye piyasası hukukunun diğer düzenlemeleri olarak sıralanabilir. Ayrıca Sermaye Piyasası Kurulu’nun sirküleri, ilke kararları, Borsa İstanbul’un genelgeleri, genel mektupları ve Takasbank’ın Takas ve Saklama İlkelerini duyurduğu genel mektupları ile TCMB’nin özel sektör anonim ortaklıklarının tahvillerinin faiz koşullarına ilişkin tebliğlerini de sermaye piyasasını düzenleyen mevzuat içine dâhil etmek gerekmektedir.
Yatırımcı Varlıklarının Korunması
Aracı kuruluşun, kendi menfaati doğrultusunda müşteriye ait nakit para ve menkul kıymetleri; şirket portföyünde, aracı kuruluşun yöneticisi, ortakları ve diğer müşterilerinin hesaplarında, ödünç ve kredi işlemlerinde ve giderlerini karşılamada, haksız ve yetkisiz bir biçimde kullanabilmesi olasıdır. Aracı kuruluşun mali olarak kötü duruma düştüğü durumda ise yatırımcının bu varlıklarını iadesi de mümkün olamayacaktır. Bu durum karşısında yatırımcının, telafisi güç zararlara uğraması mümkündür.
Yatırımcı, çalışacağı aracı kuruluş ile aracılık çerçeve sözleşmesi imzalama aşamasında; varlıklarını koruma altına almak amacıyla teminat mektubu, ipotek gibi birtakım güvencelerin verilmesini de talep edebilir. Bilindiği gibi uygulamada aracı kuruluşlar; yatırımcılara genel işlem şartlarını taşıyan, standart sözleşme niteliğinde çerçeve sözleşmeler imzalatmaktadırlar. Yatırımcıların, aracı kuruluşlar ile bu sözleşmelerin içeriğini tartışma imkânları dahi bulunmamaktadır. Bu sebeple yatırımcının, aracı kuruluş ile birtakım güvencelerin verildiği ayrı bir sözleşmeyi imzalama olasılığı zayıftır.
SerPK m. 46’da, bu hususlara ilişkin çeşitli düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, Kurul, yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinde bulunacaklara teminat yatırma veya bulundurma zorunluluğu getirebilecektir. Yatırım kuruluşları, yatırımcılardan teminat verilmesini isteyebilirler. Buna ilaveten, borsalar ile takas ve saklama kuruluşları, yatırım kuruluşları ve yatırımcılardan yatırım hizmetleri ve faaliyetleri kapsamında teminat verilmesini isteyebilirler. Söz konusu bu teminatlara ilişkin usul ve esaslar kurulca belirlenir. Ayrıca bu teminatlar, tevdi amaçları dışında kullanılamaz, üçüncü kişilere devredilemez, kamu alacakları için olsa dahi haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dâhil edilemez ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamaz. Benzer şekilde, yatırımcıların her ne surette olursa olsun yatırım kuruluşları nezdinde bulunan nakit ve sermaye piyasası araçları, yatırım kuruluşlarının mal varlıklarından ayrı izlenir. Söz konusu varlıklar, yatırımcıların yazılı açık izni olmaksızın, tevdi edilen kurumlar tarafından tevdi amacı dışında kendilerine veya üçüncü kişilere menfaat sağlayacak şekilde kullanılamazlar. Yatırımcıların burada bahsi geçen varlıkları, hiçbir şekilde yatırım kuruluşlarının borçları nedeniyle, haczedilemez, yatırımcıların ayrıca yazılı ön izni olmaksızın rehnedilemez, iflas masasına dâhil edilemez ve üzerlerine ihtiyati tedbir konulamaz. Tersi durum, yani yatırım kuruluşlarının mal varlığı ise yatırımcıların borçları nedeniyle kamu alacakları için olsa dahi haczedilemez ve sair sayılan işlemlere konu edilemez.
Yatırımcı Tazmin Merkezi
Aracı kuruluşun herhangi bir nedenle ödeme güçlüğüne düşmesi veya iflas etmesi hâlinde; bu kuruluşlarda hesabı bulunan müşterilerin nakit para ve sermaye piyasası araçları riske girmektedir. Aracı kuruluşun ödeme güçlüğüne düşmesinin birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenlerin başında; gelirlerin giderleri karşılamaması, aracılık yüklenimi yöntemi ile yapılan halka arza aracılıkta satışı taahhüt edilen senetlerin satılamaması, bazı müşterilerin aracı kuruluşa olan yükümlülüklerini yerine getirmemesi, müşteri varlıklarının başka amaçlarla kullanılması, açığa repo işlemi yapılması, portföy yöneticiliğinin mevduat toplanması amacıyla kullanılması, acentelerin faaliyetlerinden doğan sorumluluklar yer almaktadır.
Aracı kuruluşların ödeme güçlüğüne düşmeleri veya iflas etmeleri hâlinde yatırımcı varlıklarının iadesi hususunda getirilen tedbirlerin yetersiz kalması ve sermaye piyasalarına duyulan güvenin kaybedilmesi, yatırımcı varlıklarını koruyan bir sistemin varlığını gerektirmiştir. Bu eksikliğin giderilmesi amacıyla Sermaye Piyasası Kanunu’na 15.12.1999 tarih ve 4487 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle eklenen 46/A maddesi uyarınca “Yatırımcıları Koruma Fonu” kurulmuştur.
Yatırımcı Tazmin Merkezinin Amacı: Sermaye Piyasası Kanunu m. 82’ye göre, Kurul, yatırım kuruluşlarının sermaye piyasası faaliyetinden kaynaklanan nakit ödeme veya sermaye piyasası araçları teslim yükümlülüklerini yerine getiremediğinin veya kısa sürede yerine getiremeyeceğinin tespit edilmesi hâlinde yatırımcıları tazmin kararı alır. Bu karar, durumun tespitinden itibaren üç ay içinde alınır. Kurulun, bu Kanun kapsamındaki tedbir yetkileri saklıdır.
Yatırım kuruluşlarının YTM’ye katılması zorunludur. Yatırım kuruluşlarının YTM’ye katılımlarına, bunların giriş aidatı, yıllık aidat ve ek aidat ödeme zorunluluklarına ilişkin usul ve esaslar Kurulca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir (SerPK m. 83/2).
YTM tarafından gerekli görülmesi hâlinde, Kurulca hakkında yatırımcıları tazmin kararı verilen kuruluşun ödemelerinin durmasına ve tüm mal varlığı üzerinde sadece YTM tarafından tasarruf edilebilmesine karar verilebilir (SerPK m. 83/3). YTM’nin mal varlığı, amacı dışında kullanılamaz, teminat gösterilemez, kamu alacakları için olsa dahi haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dâhil edilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz (SerPK m. 83/5)
Tazminin Kapsamı: Tazminin kapsamını, yatırımcılara ait olan ve yatırım hizmeti ve faaliyeti veya yan hizmetler ile bağlantılı olarak yatırım kuruluşu tarafından yatırımcı adına saklanan veya yönetilen nakit ödeme veya sermaye piyasası araçlarının teslim yükümlülüklerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan talepler oluşturur (SerPK m. 84/1).
Hak sahibi her bir yatırımcıya ödenecek azami tazmin tutarı yüz bin Türk lirasıdır. Bu tutar her yıl ilan edilen yeniden değerleme katsayısı oranında artırılır. Kurulun teklifi üzerine Cumhurbaşkanlığı tarafından toplam tazmin tutarı beş katına kadar artırılabilir. Bu sınır, hesap sayısı, türü ve para birimine bakılmaksızın, bir yatırımcının aynı kuruluştan olan taleplerinin tümünü kapsar. YTM tarafından ödenecek azami tutarın üzerinde kalan tutarın başka bir yatırımcıya ödenmesi amacıyla devredilmiş olması hâlinde devralana YTM tarafından ödeme yapılmaz (SerPK m. 84/5)
Tazmin Süreci
Yatırımcılar tazmin taleplerini YTM’ye yazılı olarak yaparlar. YTM, tazmine hak kazanan yatırımcıları mümkün olan en kısa sürede tazmin etmek üzere gerekli hazırlıkları yapmak ve hak sahiplerini ve tazmin tutarlarını belirledikten sonra üç ay içinde ödemeleri gerçekleştirmekle yükümlüdür. Zorunlu hâllerde bu süre, Kurul’un onayıyla en fazla üç ay daha uzatılabilir. Tazmin talebinde bulunma hakkı, tazmin kararının ilanından itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar (SerPK m. 85/1-2).
Yatırımcıların tazmin talepleri, yatırım kuruluşunca karşılanmayan nakit ödeme ve sermaye piyasası araçlarının iade yükümlülükleri üzerinden hesaplanır. Yatırımcılar adına saklanan sermaye piyasası araçları hak sahiplerine öncelikle dağıtılır. Bu sermaye piyasası araçları, bulundukları her bir hesap bazında ve özellikle yerine getirilmemiş takas yükümlülükleri için mahsup edilir. Tazmin tutarı, kanuni ve akdi şartlar uyarınca yatırım kuruluşunun mahsup ve benzeri talepleri de dikkate alınarak belirlenir. Yatırımcı alacaklarının hesaplanmasına ilişkin usul ve esaslar kurulca belirlenir (SerPK m. 85/3). Kurul, tazmin sürecinin tamamlanmasından sonra, YTM’nin bildirimi üzerine tazmin sürecini kapatma kararı verir. YTM, tazmin sürecinin sonuçlarını, yatırımcıları tazmin kararı alınanların tedrici tasfiyesinin veya iflasının istenmesinin yararlı olup olmayacağına ilişkin gerekçeli önerisiyle birlikte kurula sunar. Tedrici tasfiye veya iflas kararı, tazmin sürecinin işleyişini engellemez. YTM, yatırımcıların haklarına, ödediği tazmin tutarı kadar halef olur (SerPK m. 85/4). Yatırımcıları kısmen veya tamamen tazmin edilenlerin yeniden yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinde bulunabilmeleri için, mevzuatta aranan diğer şartlar saklı kalmak üzere, tazminden doğan ve YTM tarafından yapılan tüm ödeme ve giderlerini, anapara ve kanuni faizi de dâhil olmak üzere ödemeleri zorunludur (SerPK m. 85/5)
Tedrici Tasfiye
Tedrici tasfiye, yatırım şirketlerinin malvarlığının kaynağının yatırımcılar olduğu ve bu malvarlığının öncelikle yatırımcı alacaklarını karşılamak üzere tahsis edilmesi gerektiği anlayışına dayanmaktadır. Bu usul mali güçlüğe düşen yatırım şirketinden alacaklı olanlar arasında, kanun koyucu tarafından yatırımcılara öncelik verilmesi anlamına gelmektedir. Bu çerçevede, tazmin sistemi kapsamında karşılanamayan yatırımcı alacakları ile YTM’nin yatırımcılara halef olmasından kaynaklanan alacaklarının ödenmesi için tedrici tasfiye mekanizması düzenlenmiştir.
SerPK 82 nci madde uyarınca yatırımcıları tazmin kararı verilenler hakkında Kurul, bankalar hariç olmak üzere, tazmin sürecinin kapanmasına ilişkin kararı ile birlikte tedricî tasfiye kararı da verebilir. Bu durumda tedricî tasfiye işlemleri YTM tarafından yürütülür. Buradaki amaç, tedricî tasfiyesine karar verilenlerin mal varlığını aynen veya nakde çevirmek suretiyle elde edilen bedeli tahsis ederek, 85’inci maddede düzenlenmiş olan tazmin süreci kapsamında yatırımcıların tazmin edilmeyen bakiye alacakları ile YTM’nin yatırımcılara halef olmasından kaynaklanan alacaklarının ödenmesidir. Tedrici tasfiye karar ve işlemlerinde; 6102 sayılı Kanun, 2004 sayılı Kanun ve diğer mevzuatın tasfiye ile ilgili hükümleri uygulanmaz (SerPK m.86/1-2). Kurulca haklarında tedrici tasfiye kararı verilenlerin kanuni organlarının görev ve yetkileri, tedrici tasfiye kararından tasfiye sonuçlanıncaya kadar, YTM tarafından yerine getirilir. Ne zaman tedrici tasfiyenin sonuçlandığı ilan edilirse başkaca bir işleme gerek kalmaksızın, tedrici tasfiye kararı tarihinden önceki kanuni organları görev ve yetkilerini yeniden üstlenirler (SerPK m.86/3). Hakkında tedricî tasfiye kararı verilenlerin ödemeleri durur ve tüm mal varlığı üzerinde, sadece YTM tarafından tasarruf edilebilir. Ayrıca, tedricî tasfiye kararı verilmesi hâlinde, bu tasfiyenin kapatılması kararına kadar iflas kararı verilemez. Tedricî tasfiye kararı verilenler hakkında 2004 sayılı Kanun ve 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip yapılmaz, evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
Müşteri İsmine Saklama
Takasbank tarafından 6.2.1995 tarihinde “Müşteri Bazında Saklama” hizmeti verilmeye başlanmıştır. Bu sistemde, Takasbank nezdinde açılan aracı kuruluş saklama hesabında yer alan müşteri hesaplarındaki hisse senetleri, müşterilere ait olmakla birlikte; müşteri hesapları, saklama hesabının detayı şeklinde görülmekteydi.
Kurulun 25.09.1997 tarihli toplantısında alınan, 27/1546 sayılı kararla, Takasbank sisteminde müşteri kod numaralarıyla takip edilen saklama alt hesaplarının, müşteri ismine çevrilmesi hükme bağlanmıştır. 31.5.1999 tarihinden itibaren ise “Müşteri İsmine Saklama Sistemi” uygulamaya konulmuştur. “Müşteri İsmine Saklama Sistemi”, Takasbank sisteminde müşteri kodlarıyla takip edilen alt hesapların, Takasbankın yapacağı düzenleme ile isme çevrilmesini; her bir yatırımcı için verilecek sicil numarası ile takip edilerek yatırımcının kimlik bilgilerinin tespitinin mümkün hale getirilmesini ve müşterilerin menkul kıymetlerini bloke edebilmesini amaçlayan bir sistemdir.
SerPK m.81/4 gereği, kurul tarafından çıkarılan düzenlemeler çerçevesinde MKK, iş ve işlemleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü hususlarda üyelerinden bilgi ve belge istemeye ve inceleme yapmaya yetkilidir. Üyeler, MKK’nin görev alanına giren hususlarda özel mevzuatında yer alan hükümlere dayanarak bilgi vermekten imtina edemezler. Günümüzde yatırımcılar “Alo-MKK” adı ile ifade edilen Sesli Yanıt Sistemini veya Çağrı Merkezini, 444 0 655 nolu telefon numarası ile arayarak hesap durumlarını inceleyebilmekte ve hesaplarına bloke koyup çözebilmektedirler. Aynı işlemler, MKK’nın web sayfasında “www.mkk.com.tr/yatirimci” linki kullanılarak İnternet vasıtasıyla da yapılabilmektedir. MKK, yatırımcının korunması amacıyla Takasbank’tan farklı olarak yeni bazı hizmetler de getirmektedir. Ayrıca yatırımcının hesaplarında gerçekleşen işlemlerle ilgili olarak yatırımcı, SMS yoluyla cep telefonundan da bilgilendirme yoluna gidilecektir.
Veri Depolama Kuruluşları
Sistemik riskin gözetimi ve finansal istikrarın korunması amacıyla, Kurul, sermaye piyasasında gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak, bu işlemleri gerçekleştirenlerden, bu işlemlere ilişkin bilgilerin, belirleyeceği şekil ve içerikte, doğrudan kendisine veya yetkilendireceği bir veri depolama kuruluşuna bildirilmesini isteyebilir. Bu madde kapsamında, bildirim yapmakla yükümlü olanlar, özel mevzuatındaki gizlilik ve sır saklama yükümlülüklerini ileri sürerek talep edilen bilgileri vermekten imtina edemez. Buna karşılık da, veri depolama kuruluşları nezdindeki bilgilerin kamu tüzel kişileri dâhil üçüncü kişiler ile paylaşımı Kurulun onayına tabidir.