Kârlılık oranları, bir işletmenin yatırım ve finansman kararlarının ne derece uygun olduğunu gösteren oranlardır. Kârlılık oranları satışlar ve yatırımlar üzerinden elde edilen kârlılığı gösterdiğinden, yönetimin etkinliğini ve performansını değerlendirmede en önemli göstergelerden biridir. İşletme değerinin maksimize edilmesi kârlılığa bağlı olarak gerçekleştirilebilecektir. Dolasıyla da yatırımcılar olarak bizi çok ilgilendiren oranlardan. Hisse seçimi yaparken en çok kullanacağınız oranlar bunlar.

Bir işletmenin elde ettiği kârın yeterli olup olmadığı değerlendirilirken;
• Sermayenin alternatif alanlarda kullanım durumunda sağlayabileceği gelir,
• Genel ekonomik koşullardaki gelişmeler, ekonominin devresel olarak içinde bulunduğu evre,
• Aynı endüstri kolundaki işletmelerin kârlılık oranları,
• İşletmenin kâr hedefleri,
• Sermaye maliyetinin göz önünde bulundurulması gerekir.
Kârın mutlak değerinden çok, yukarıdaki faktörlerin ele alınmasıyla yapılacak değerlendirmeler daha anlamlı olacaktır. İşletmenin kârı ilk bakışta düşük görülebilir; fakat kâr aynı endüstri kolundaki diğer işletmelerden daha yüksek ise, söz konusu işletmenin kârını tatmin edici olarak yorumlamak gerekmektedir. Yine bir işletmenin kârlılığının düşük oluşu, ekonominin devresel olarak durgunluk dönemine girmesi veya işletmenin faaliyette bulunduğu endüstri kolundaki olumsuz gelişmeler sonucu ortaya çıkmış olabilir. Kârlılık oranları hem yatırımlara göre hem de satışlara göre hesaplanabilir. Bu
oranlar işletmenin faaliyetlerindeki etkinliği ortaya koymaktadır.


Satışlar Üzerinden Kârlılık Oranları

Brüt Kâr Marjı: Brüt kâr marjı aşağıdaki eşitlik yardımıyla hesaplanır:

Bu oran satışlardan satılan malların maliyeti çıkarıldıktan sonra işletme satışlarının nispi kârlılığını ölçer. Böylece işletmenin üretim maliyetlerinin kontrolü ve fiyatlama politikasındaki etkinliği ortaya konulur.

 

Sektör Ortalamaları

A İşletmesinin

Brüt Kâr Marjı

%25,6

%24,4

Net Kâr Marjı

%4,5

%3,85

Öz Sermayenin Kârlılığı

%15,45

%12,65

Toplam Varlıkların Kârlılığı

%6,8

%5,3

 

A işletmesinin brüt kâr marjı (27.460.000/112.760.000) %24,4 dür. Bu, endüstri ortalaması olan %25,6’dan çok az düşüktür. Dolayısıyla A işletmesinin fiyatlama ve üretim yöntemlerindeki etkinliği, endüstri ortalamasından pek farklı değildir.

Net Kâr Marjı: Oran, bir işletmenin tüm masraflar, giderler ve vergiler düşüldükten sonra ne oranda kârlılık gösterdiğini ölçer. Diğer bir ifade ile bir birim satıştan ne oranda net kâr elde edildiğini gösteren orandır. Oranın yüksek olması arzu edilen bir durumdur. Yüksek bir net kâr marjı işletmenin hem yatırım, üretim fiyatlama politikalarının, hem de finansman politikalarının uygunluğunu gösterir. Oran aşağıdaki eşitlikle bulunur:

 

Net kâr marjı yanında, faaliyet kârı oranı olarak da ifade edilen faiz ve vergi öncesi kârın FVÖK satışlara oranının da hesaplanması “FVÖK/ Satışlar” uygun olacaktır.

FVÖK; faiz ve vergi öncesi kârı ifade eden bu değer, özellikle teknik olarak bir işletmenin faaliyet sonucunu gösterir. Faiz öncesi kârı gösterdiği için finansman politikasından bağımsız olarak işletmenin kâr durumu görülür.  Önemlidir ve sürekli karşınıza çıkacak.

Faaliyet kâr marjı; işletmenin kârlılığını, finansman kararlarının etkilerini dikkate almaksızın ölçen bir orandır. Çünkü faaliyet kârı, faiz giderleri düşülmeden önceki kârdır. Özellikle bu oran, farklı işletmelerin kârlılık performansını karşılaştırmak için daha uygundur. Oran iş hacmi rantabilitesi olarak da isimlendirilmektedir. A işletmesinin net kâr marjı (4.347.000/112.760.000) %3,85’tir. Endüstri ortalamasının %4,5 olduğu bu sektörde, A işletmesinin satışlarından daha az kazanç elde ettiği söylenebilir. Bu, A işletmesinin toplam masraflarının kontrolünde -faiz, dönem giderleri, satışların maliyeti- ya da ürünlerinin fiyatlandırılmasında bazı güçlüklerinin olduğunu gösterir. Sektöre göre daha çok borç kullanılması ve finansman giderlerinin yüksek oluşunun bu sonucu doğurduğu düşünülebilir.

 


Yatırımların Kârlılık Oranları

Kârla işletmeye yatırım yapan ortakların yatırımları arasındaki ilişkinin belirlenmesi, kârlılık analizinde anlamlı bir göstergedir.
Öz Sermayenin Kârlılık Oranı: Kârla sermaye arasındaki ilişkileri ifade etmek üzere mali rantabilite terimi kullanılmaktadır. Mali rantabilite hesaplanırken net kâr işletmenin nominal, ödenmiş, efektif ve öz sermayesine oranlanabilir. Mali Rantabilite: İşletme ortaklarınca sağlanan fonların ne derece verimli kullanıldığını gösterir.

İşletmelerin nominal (esas sermaye), ödenmiş ve öz sermayeleri arasında önemli farklar bulunabilir. İşletmenin nominal sermayesinin tamamı ödenmiş olabileceği gibi bir kısmı ödenmemiş de olabilir. Eğer nominal sermayenin bir kısmı ödenmemişse nominal sermaye ödenmiş ve ödenmemiş sermayenin toplamına eşit olacaktır. Diğer taraftan yedek akçeler, dağıtılmamış kârlar edeniyle öz sermaye, nominal sermayeden fazla olabilecektir. Bir işletmenin efektif sermayesi ise o işletmenin borsadaki hisse senedi fiyatları dikkate alınarak bulunur.

Bir işletmede ortaklar tarafından sağlanan sermayenin -öz sermayenin- kârlılığı, vergi sonrası kârın öz sermayeye oranlanmasıyla bulunur.

Oran, hissedarların koydukları sermaye üzerinden elde edilen kârlılığı gösterir. Bu oran hesaplanırken paydada işletmenin dönem sonundaki öz sermayesi veya o hesap dönemindeki ortalama öz sermayesi yer alabilir. Bir işletmenin dönem başı öz sermayesiyle dönem sonu öz sermayesi arasında önemli farklılık varsa bu durumda ortalama öz sermaye değerinin alınması daha doğru olacaktır. Bir işletmenin net kâr/öz sermaye oranı, net kâr/satışlar oranı ile öz sermaye devir hızının fonksiyonudur.

Yukarıdaki eşitlikten bir işletmenin öz sermaye kârlılığını artırabilmesi için;

  • Diğer koşullarda bir değişme olmaksızın kâr marjını artırması,
  • Öz sermaye devir hızını artırması,
  • Ya da hem kâr marjını hem de öz sermaye devir hızını artırması gerektiği söylenebilir.

A işletmesinde öz sermayenin kârlılık oranı (4.347.000/34.367.000) % 12,65’tir.
A işletmesinin öz sermaye kârlılığı endüstri ortalaması olan % 15,45’ten daha düşüktür.

Yatırımların Üzerinden Kârlılık Oranı: Yatırımların kârlılığı aşağıdaki eşitlik yardımıyla
ölçülebilir:

Oran, bir işletmenin yapmış olduğu yatırımın kârlılığını gösterir. A işletmesinde yatırımların kârlılığı :

Sektöre göre A işletmesinde toplam varlık kârlılığı daha düşük çıkmıştır. Bu, faaliyet devir hızlarının ve kârlılık oranlarının düşük olmasının doğal sonucudur.

Faiz ve Vergi Öncesi Gelirlerin Kaynaklar Toplamına Oranı: Ekonomik rantabilite de denilen bu oran, bir işletmenin kaynaklarını ne ölçüde kârlı kullandığını göstermektedir. Anılan oranla kârla yatırım arasındaki ilişki, işletmenin finansman şeklinden bağımsız olarak incelenebilmektedir. Oran aşağıdaki şekilde hesaplanır:

Bu oran, özellikle milli ekonomi açısından bir işletmenin kârlılığını göstermektedir. Oranda faiz ve vergi öncesi kâr ele alındığı için işletmenin kârlılığı, finansman şeklinden bağımsız olarak değerlendirilmektedir. Eğer varlıkların kârlılığı net kâr rakamı ele alınarak araştırılacak olursa, diğer koşullar aynı iken daha yüksek faizle borçlanan işletmenin kârlılığı daha düşük olacaktır.

 


Piyasa Performansını Değerlendirmede Kullanılan Oranlar

Bahsedeceğimiz bu oranlar aslında en çok haşır neşir olacağınız ve hızlı analizde ilk bakacağınız oranlar.

İşletme performansını değerlendirmede muhasebe verileriyle finansal piyasalara dönük verilerin birleştirilmesi faydalı olacaktır. Bir işletmenin finansal tablolarını baz alan oranları ile piyasa esaslı oranları arasında yakın bir paralellik vardır.

Örneğin bir işletme muhasebe verileriyle sektör ortalamasına göre daha fazla riskli ve daha düşük kârlılıkta görülüyorsa, finansal piyasalarda bu işletmenin piyasa fiyatı genellikle daha düşük olacaktır.

Fiyat-Kazanç Oranı (F/K): Fiyat-gelir ya da fiyat-kazanç oranı, işletmenin her bir liralık hisse başı net kazancına karşılık, yatırımcıların hisse senedine kaç lira ödemeye hazır olduğunu gösteren bir orandır. Yatırımcının işletmeye duyduğu güvene dayalı olarak hisse senedi için ödeyeceği fiyat yükselebilmektedir. Ancak yüksek bir oran, hisse senedi fiyatının yüksek değerlendirildiğinin, düşük bir oran ise düşük değerlendirildiğinin bir göstergesi de olabilir. Burada dikkat etmemiz gereken nokta; şirketin, bulunduğu sektörün FK ortalamasının altında veya üstünde olmasıdır.

Örneğin sektörel F/K ortalaması 12 olan bir şirketin güncel F/K ortalaması 9 ise bu durum F/K'nin yüksek olduğu anlamına gelmez.
Öte yandan F/K ortalaması 3 olan bir şirketin güncel FK ortalamasının 7 olması bu şirketin ucuz olduğu anlamına da gelmez.

Finansal piyasalarda etkinlik arttıkça işletmelerin finansal verileriyle piyasa verileri arasındaki ilişki artacaktır. Finansal piyasalarda etkinlik arttıkça işletmelerin finansal verileriyle piyasa verileri arasındaki ilişki artacaktır.

Fiyat kazanç oranı (F/K) şu şekilde bulunur:

Genelde bir işletmenin F/K oranı, işletmenin riski ne kadar azalırsa o oranda yükselir. Ayrıca, işletmenin gelirlerinde büyüme beklentisi arttıkça F/K oranı da o oranda artar.

Piyasa Değeri-Defter Değeri Oranı (PD-DD): Oran aşağıdaki şekilde hesaplanır:

şekilde hesaplanır. Genellikle bir işletmenin verim oranı arttıkça bu oran da artar. Bu değer eğer 1 ise firma aslında "ideal" değerindedir. Altındaysa ucuz, üstündeyse pahalı kalmıştır. Ancak şirketin gelecekteki kar ve performans beklentileri de göz önüne alındığında bu oran 20-30-100 gibi değerlere çıkabilir. Hal böyleyken ya bu hisse çok pahalıymış demek doğru olmayabilir, yanlış da olmayabilir. Yine diğer oranlara ve sektör ortalamarıyla kıyaslanamız faydalı olacaktır.

Kâr Payı Dağıtım Oranı: Bir işletmenin elde ettiği kârın yüzde kaçını ortaklarına dağıttığını gösteren bu oran, hisse başına dağıtılan kâr payının hisse başına düşen kâra bölünmesiyle bulunur. Kâr payı dağıtım oranı, özellikle halka açık şirketlerde önemlidir. Kâr payı dağıtım oranı aşağıdaki şekilde hesaplanır:

Kâr Payı Verimi: Kâr payı verimi, hisse başına dağıtılan kâr payının hisse senedinin piyasa değerine bölünmesiyle hesaplanır. Kâr payı veriminin, sermaye maliyetinin hesaplanmasında önemi büyüktür. Kâr payı verim oranı:

Temettü verimi olarak da adlandırılan bu oranın yüksek olması verimin de yüksek olduğu anlamına gelmektedir. Yine sektör ortalamalarına bakarak yüksek verimli temettü hisselerini tercih etmek mantıklı bir hareket olur.

Hisse başına kârın hesaplanmasında işletmenin imtiyazlı hisse senetlerinin bulunup bulunmadığına dikkat edilmelidir. Şirket ana sözleşmesi ile imtiyazlı hisse senedi sahiplerine kâr üzerinden öncelikle pay alma hakkı tanınabilir. Bu durumda adi hisse senedi sahipleri yani bizler, imtiyazlı hisse senedi sahiplerine ödenecek kâr payı çıkarıldıktan sonra kalan kârdan pay alabileceğiz.

Oranları yorumlarken bazı temel noktalara dikkat etmeniz gerekli. Oranlar zaman içinde yapılan denemeler sonucu bulunlu ve yeterli olarak kabul edilen değerler tek başına değil, birkaç oranın birlikte analiz edilmesiyle bulunmuştur. Yani birbiriyle ilişkili olan oranları beraber incelemeniz gerekiyor. Örneğin kısa vadeli borç ödeme gücünü değerlendirirken yalnızca cari orana değil; stok devir hızına, alacak devir hızına ve likidite oranına da bakmalısınız.

Bir diğer husus da çakal şirketler bazı kalemlerde kasıtlı olarak ayarlama yapar. Mesela yıl sonu bilanço dönemi yaklaşırken cari oranı yükseltmek için son dakikalarda uzun vadeli kredi alıp bilanço yayınlandıktan hemen sonra bunu geri öderler. Çektikleri bu krediler nakit değerler olarak tutulduğunda cari oran yükselecek. Sende bu şirketin kısa vadeli borç ödeme gücü yüksek diyeceksin.